Laser

Ağrı yok, anestezi yok, gürültü yok; daha ne olsun?!.

Bazen birdenbire çıkıverir fırsatlar insanın karşısına.. Oturur düşünürsünüz o noktada ne yapayım, ne yapmalıyım diye.. Hep bir kavşak noktası değil midir zaten hayat, bir daha asla geri dönemeyeceğimiz seçimlere zorlandığımız.. Kavşaklar ve seçimler belirler hayatımızın akışını… 

Eğer benim gibi belli bir yaşa gelmişseniz (ki gelenleriniz bunu çok iyi bilir) iş ile ilgili geleceğe yönelik yatırım hayalleri yavaş yavaş kaybolur gider aklınızdan; daha bir anlam kazanır gün, bu gün.. Artık kim, ne diye göze alsın ki, ne diye göze alır ki geleceğin belirsiz koşulları için şimdiden savaşmayı?!. 
  
Ama belli konular var ki (bir de aşk elbette!.) yüreğinizin derinliklerinden yükselen kıpır kıpır bir telâş sona ermez, susmak bilmez bir türlü; sürükler sizi (doğru ya da eğri kimin umurunda!) alır, götürür, akıl almaz işler açar başınıza… 

İşte öylesi bir kavşaktı benim için de “Laser” meslek hayatımın son dilimine sığan.. Diş hekimliğinde “IŞIK ÇAĞI” nı denemek, görmek isteyenlere kapımız açık; başımızın üstünde yerleri var…